Özellikle EFT ve havale yaparken kullanılan bir bilgi alanı olan açıklama hanesi, banka'ların soğuk ve ciddi işlemlerinde yaratıcılığınızla yumuşatabileceğiniz yegane zayıf noktadır. Arkadaşlarınıza yaptığınız transferlerde bu alana "rüşvet", "sadaka" gibi komik şeyler yazabilir, trilyonlar dönen bu ciddi sistemle dalga gecip hoş vakit geçirebilirsiniz. (ssg)

Mut-Alahan-Mavga Üçgeni...

30 Ağustos 2005

Her yıl 30 Ağustos günü geleneksel olarak gerçekleştirdiğimiz bir keşif gezisi etkinliğine merhaba! Cengiz, Halis, İlhan ve benden oluşan gezi keşif ekibi bu tür etkinliklerde adet olduğu üzere sabah erkenden yola çıktık. Kısmen belirsiz rotaya göre öncelikli hedefimiz Alahan Manastırı ve ardından Mavga Kalesi olacak.

Neşeli başlayan yolculuğumuz ilk neşeli ziyaretini Elaiussa-Sebaste ya da yaygın bilinen adıyla Ayaş'da gerçekleştirdi. Mersin'e yaklaşık 60 km. mesafedeki bu ilginç mekan yoğun bir arkeolojik kazı alanı olmasına rağmen, kalıntıların üzerindeki güncel yerleşimiyle dikkat çekiyor. Bu haliyle bizim de dikkatimizi çeken bu mekanda bir süre oyalanarak İtalyan bir ekibin gerçekleştirdiği kazı çalışmasını inceledik. Çevreye de şöyle bir göz attıktan sonra merakımızı içimize atıp tekrar yola koyulduk.

Ama bak bu böyle olmuyor. Burası nedir? İn midir? Cin midir? diyenler şurdan buyurabilir, bizim yolumuz uzun.
Dağ yollarından dolanmak yerine doğrudan Silifke-Mut güzergahını kullanarak ilk hedefimiz olan Alahan Manastırı'na ulaşmak istiyoruz. Silifke'den sonra Mut'a kadar kıvrıla kıvrıla uzanan karayoluna Göksu nehri gerçekten gök mavisi sularıyla eşlik eder. Mut'u geçtikten yaklaşık 20 km. sonra sağa bir toprak yol ve 3 km. kadar sonra karşınızda Alahan Manastırı...
Tarih tarih diyen varsa şuraya tıklasın, biz işimize bakalım...

Mekanı bekleyen köylü bekçi kardeş madem yabancı değil Türksünüz, ibadete de gelmediğinize göre geçin bakalım diyerek, bir kişi ücretine 4 kişi bizi aldı içeriye... Hepimiz ilk defa geliyoruz buraya. Şöyle bir inceliyoruz taşı toprağı ve itiraf ediyoruz: "Adamlar yapmış abi!". Ha, bir de bu adamlar mekan dağın taşın tepesinde olmasına rağmen deli gibi bir su sistemi yapmışlar. Her yapıya sular gidiyor, bilimum sarnıçlar gayet başarılı şekilde hala çalışıyor, kanalizasyonu, drenajı felan hepsi var ve sağlam.

Bir sonraki durağımız Mavga Kalesi. Mut'un içerisinden ayrılan düzgün bir yolla ulaşılabiliyor. Yaklaşık 13 km. mesafede Kozlar Yaylası eteklerinde bulunan bu muhteşem doğa harikasını görmeyenlere anlatmak pek mümkün değil. Denizden yaklaşık 1400 metre yükseklikteki bu yer aynı zamanda tüm bölgeye de hakim bir manzaraya sahip. İlk çağlarda yamaçlardaki mağaralarda başlayan yerleşimin son izleri bir kaya üzerinde 1230 yılında yapılmış bulunan kaleye ait kalıntılardır. Arazinin dik ve kayalık yapısı eğer bir dağ keçisi değilseniz pek rahat hareket etmenize izin vermez.

Yavaş yavaş dönüş yoluna giriyoruz. Yeni hedefimiz Kırobası, ya da bu civarda daha iyi bilinen ismiyle Mara yaylası. Her yıl 30 Ağustos'ta Mareşal Fevzi Çakmak'ı anma şenlikleri yapılıyor burada. Genelde öğle saatlerine doğru yapılan kutlamalarda karayolu ulaşıma kapatılıyor, çünkü kutlamalar yolun tam üzerinde yapılıyor. Öğleden sonra açılan yol bize de sıkıntı yaratmayacak. Yol boyunca milyonlarca yıllık fosil kalıntıları vardı, eşeledik biraz, arabanın bagajı taş toprak doldu. Yaklaşık 1 saatlik dağ yolundan sonra ulaştığımız Kırobası pek bir sakindi... Fazla oyalanmadan Uzuncaburç'a geldik.

Güneşin son ışıkları eşliğinde bir zamanların rahip krallarının tapınak şehri olan "Diokaisareia" ya da içerisinde bulunan Hellenistik kuleden gelen adıyla Uzuncaburç, biz yorgun ayakları fazla ağırlamak istemez gibiydi. Biz de bu dileğe saygı göstererek antik alanda bir miktar oyalandıktan sonra Mersin'e döndük.
Ama bak bu kaçıncı oldu burayı da anlatmadın diyenler bir de şuna baksınlar. Ya tamam fena değil de, keşke bir de harita olayına girseydin diyenler için de burası var.
Tüm resimleri görmek için tıklayınız...