30 Ağustos 2006
Geleneksel 30 Ağustos yayla gezilerimizin bir diğerini daha gerçekleştirebilmiş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu gezimizde gerek hazırlık aşaması gerekse güzergah belirlenmesi konularında bir miktar sıkıntı yaşayınca, bir nevi can havliyle kendimizi Mersin'in hemen kuzeyinden yaylalara attık. Hem kahvaltı yapabileceğimiz hem de doğal güzellikleri olduğunu bildiğimiz Çağlarca daha doğrusu Sunturas köyüne doğru yola çıktık. Araçta ben, İlhan ve aramıza Temmuz başında katılan yeni mesai arkadaşımız Turgut bulunuyordu.
Dağlar arasında kendi doğal yeşilliği ve şelalesiyle oldıkça meşhur olan bu yörenin en unutulmaz tatlarından biri de tabii ki alabalık lokantaları...
Tüm resimleri görmek için tıklayınız...
Geleneksel 30 Ağustos yayla gezilerimizin bir diğerini daha gerçekleştirebilmiş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu gezimizde gerek hazırlık aşaması gerekse güzergah belirlenmesi konularında bir miktar sıkıntı yaşayınca, bir nevi can havliyle kendimizi Mersin'in hemen kuzeyinden yaylalara attık. Hem kahvaltı yapabileceğimiz hem de doğal güzellikleri olduğunu bildiğimiz Çağlarca daha doğrusu Sunturas köyüne doğru yola çıktık. Araçta ben, İlhan ve aramıza Temmuz başında katılan yeni mesai arkadaşımız Turgut bulunuyordu.
Dağlar arasında kendi doğal yeşilliği ve şelalesiyle oldıkça meşhur olan bu yörenin en unutulmaz tatlarından biri de tabii ki alabalık lokantaları...
Tüm resimleri görmek için tıklayınız...