Özellikle EFT ve havale yaparken kullanılan bir bilgi alanı olan açıklama hanesi, banka'ların soğuk ve ciddi işlemlerinde yaratıcılığınızla yumuşatabileceğiniz yegane zayıf noktadır. Arkadaşlarınıza yaptığınız transferlerde bu alana "rüşvet", "sadaka" gibi komik şeyler yazabilir, trilyonlar dönen bu ciddi sistemle dalga gecip hoş vakit geçirebilirsiniz. (ssg)

Çamlıyayla Namrun mu, Çamalan Gülek mi?...

23 Nisan 2007

Yine bir tatil ve yine bize kucak açan yollar... Değerli mesai arkadaşım İlhan ile birlikte birden ve aniden giriştiğimiz bu keşif yolculuğunun rotası bu sefer Çamlıyayla ya da yörede daha çok bilinen adıyla Namrun yaylası... Torosların en temiz havasına ve en güzel yeşiline sahip bu bölgeye biz de ilk kez gideceğiz... Yöre hakkında bildiklerimiz duyduklarımızdan ibaret, rehberimiz ise Köy Köy Türkiye Karayolları Haritası...

Mersin'i Tarsus'a bağlayan karayolu üzerinden kenti terk ederken, güzergâmız hakkında çekingenliğimiz devam etmekteydi. Hemen hemen aynı anlarda yeterli yakıtımızın olmadığını fark ederek aracımızın deposunu doldurduk. İkinci duraklamayı ise Tarsus'un içerisinde Eshab-ı Kefh yolu üzerinde bulunan bir manav önünde biraz meyva alarak ve simit ayran yiyerek gerçekleştirdik.

Batı istikametinde Tarsus'u Çamlıyayla'ya bağlayan düzgün köy yolundan yolumuza devam ettik. Rakım yükseldikçe havanın nemli sıcağı yerini yumuşak bir serinliğe bırakmaya başlamıştı. Manzaranın nefes kesici güzelliğini sık sık fotoğraflama imkanını da göz ardı etmeyerek yaklaşık 1 saatlik yolculuğun ardından yayla evlerinin güzel örneklerini görebileceğiniz Çayırekinliği mevkiine ulaştık. Burada sağa dönen bir tabelada yazan Sinap Kalesi ibaresi ilgimizi çekince hemen dar toprak bir yola girdik. Oldukça bozuk olan yolda 3 km kadar ilerledikten sonra bir dere yatağı kenarında aracımızı bırakarak 500 metre kadar yaya olarak devam ettik. Son derece iyi korunmuş görkemli bir kale tam karşımızdaydı. Kare şeklinde bir yapısı bulunan kalenin içerisindeki kemerler ve kale burçları kısmen yıkılmış ve yan kemerlerde ağaçlar ve çalılar yetişmiş. Kalenin ön cephesindeki kısmen yıkık kapıdan girilerek içerisinden burçlarına kadar çıkılabilinir. Kalenin çevresi piknik için çok uygun olduğu da göz ardı edilmemeli.

Kaleyle ilgili bulduğum şu küçük not ilginizi çekebilir:

SİNAP KALESİ
Namrun kalesi’nin 6 km. kuzeydoğusunda, tahkim edilmiş küçük bir Ermeni kalesidir. Tipik dikdörtgen planlı ve 4 kulelidir. Bu özelliğiyle Çandır yakınındaki Sinap Kalesi’ne benzemektedir. Namrun’a yakın olması, iki stratejik yolun kavşağında ki konumu, bu tahkim edilmiş kalenin güneydeki Het'umid Kalesi için bir garnizon (kontrol veya erken uyarı amaçlı) noktası olduğunu da göstermektedir. Çandır yakınındaki Sinap’tan farklı olarak bu kale üç katlıdır. Ancak muhtemelen çatısız olan 3. kata kadar hasarlıdır. Bu yüzden incelenememektedir. Kaleye en yakın su kaynağı 25 m. kadar güneydoğusundaki bir kuyudur. Kale hakkında tarihsel başvuru kaynağı yoktur. Güney cephede yer alan giriş kapısı üzerinde boş bir yazıt yeri bulunmaktadır.

Sinap adı bazı yayınlarda ve haritalarda Kalecik olarak geçmektedir.

Sinap Kalesi'nden ayrıldıktan sonraki durağımız Çamlıyayla Kalesi'nin yan tarafında bulunan tepe ve üzerindeki eski bir motel yıkıntısı oldu. Tüm çevreye hakim bir manzaraya sahip bu noktadan bir süre kenti ve dağları seyrederek tertemiz havayı içimize çektik. Şehrin merkezine indiğimizde hoş bir geçit töreniyle karşılaştık. Uzun yıllardır 23 Nisan kutlama şenliklerini görmemiştik. Aslında yine de göremedik, zira törenin sonuydu, askeri ve mülki erkan dağılmaktaydı. Kısa bir oyalanmanın ardından acıkmaya başladığımızı fark ederek bir şeyler yiyebileceğimiz mekanlar aradık ancak bu konuda Çamlıyayla'nın pek fazla bir imkan sunduğunu maalesef söylemek çok zor. Biz de bu civarlarda olduğunu duyduğumuz Papazın Bahçesi'ni bulmaya ve karnımızı orada doyurmaya karar verdik.


Papazın bahçesi'nin Çamlıyayla'nın en çok ziyaret edilen mesire yerlerinden olduğu söylenir. Çakırlı boğazından Fakılar köyüne ayrılan yolu takiban stabilize toprak bir yoldan gidildiğini telefonla ulaştığımız İlhan'ın buralı bir arkadaşından öğrendik. Oldukça bozuk olan yolu takiben Berdan Çayının bir kolu olan Karageçit ırmağı seviyesine indik. Kış mevsiminde yağışlardan yolun çok zarar gördüğü ortadaydı. Bölgede Orman İşletme Müdürlüğünün koruma ve dikim alanları ile Çamlıyayla Belediyesinin içme suyu pompaları dikkat çekiyordu. Yaklaşık 45 dakika süren oldukça yıpratıcı yolculuğun ardından Papazın Bahçesi'ni bulmaktan vaz geçerek geri döndük. (Sonradan öğrendik ki 5 dakika daha dayansaymışık cennetten bir mekanla karşılaşacakmışız.) Böylelikle boşa giden bu zahmetin ardından iyice de bastıran açlığın dürtmesiyle Çamalan istikametinde hızla yol aldık ve eski Ankara yoluna ulaşarak Pozantı istikametinde ilerlemeye başladık.


Alman Mezarlığı Çamalan mevkiinde otoyola bağlantı noktası yakınlarında bir anıt alan. 1900lü yılların başında demiryolunu Adana'ya ulaştırmak için burada tünellerde çalışan Almanlardan çeşitli sebeplerle ölen 47 tanesi için toplu bir anıt mezar yapılmış. (47 Alman'ın yanısıra ne kadar Türk öldüğünü bilmiyoruz; zira anmaya gerek duyulmamış). Gerekli fotoğraflama çalışmasını ardından yiyecek yer bulma umuduyla yolumuza devam ediyoruz. Çamalan Jandarma Karakolu'nun ve Türk Şehitliği'nin yanından Gülek istikametinde yolumuza devam ettik. Yaklaşık 8 km kadar sonra karnımızı doyurabileceğimiz harika bir mekana ulaştık.



Çukurovalılar Et Lokantası, Gülek şehir merkezine ayrılan yolu geçtikten yaklaşık 1 km sonra Pozantı istikametinde yolun sol yamacında son derece kalite zevkleri barındıran ilginç bir mekan. "Et mangal bizim işimiz" diye yazıyor girişinde. Burada yiyeceğiniz kuzu pirzola ve yanında gelen salata ile pişmiş domatesler muhtemelen hayatınızda yediğiniz en lezzetli tatlar arasında yerini alacaktır. Ağaçların altında bildiğimiz ip salıncakların yanısıra iple dallara asılmış koltuk, çekyat ya da inşaat eleğine binip sallanma imkanına sahipsiniz. Yemeğinizi ister ağaçların altındaki teras balkonlarda yiyin, ister muhteşem ip ve oya işlerinden örneklerin sergilendiği yapının içinde yiyin aldığınız her lezzet bir öncekinden fazla olacaktır. Bu arada girişinde bir erkek ve bir kadın mankenin bulunduğu tuvalet ile her bir çeşmesinin altında ortalama 8 çeşit sabunun ve peçetenin bulunduğu lavaboların bugüne dek gördüğümüz en temiz ve mis kokulu ihtiyaç giderme mekanı olduğunu da özellikle belirtmek isterim.

Mükemmel pişmiş etleri ve enfes salatayı mideye indirirken yanımızdaki ağacın gövdesinde oynaşan sincaplar bize nefis pozlar verdiler. Son derece memnun ayrıldığımız bu hesaplı mekanın çalışanları ile işletmecisinin bizi uğurlarken gerçekleştirdikleri bir elleri yolu gösterirken diğer elleriyle göğüslerine basarak başlarını eğdikleri spontane uğurlama etkinliği ise gerçekten lezzetli bir tatlı gibiydi.

Günü gönlümüzde plansız bir şekilde harcamış, ancak gezdiğimiz her noktadan, gördüğümüz her mekandan müthiş zevk ve keyif almıştık. Yavaş yavaş kararan hava ile birlikte yapabileceğimiz en iyi hareket otoyolu kullanarak hızlı bir şekilde Mersin'e dönmek olacaktı ve oldu da. Üstelik çevremize günlerce anlatabileceğimiz bir sürü de malzeme toplamıştık.

Tüm resimleri görmek için tıklayınız...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Blogunuzdaki paylaşımlar çok önemli ve ilginç grand ofis mobilyaları olarak uzun süredir,sitenizin takipçisiyiz.